30. CÜZ 1. HİZİP


78-NEBE` SÛRESİ النبإ Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
سْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ BismillahirRahmânirRahiym
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَمَّ يَتَسَاءَلُونَ
1-) `Amme yetesâelun;
1-) Neyi sorguluyorlar?
عَنِ النَّبَإِ الْعَظِيمِ
2-) Anin Nebeil `Azıym;
2-) Azametli Haberi mi (ölüm sonrasında yaşamın devamı)?
الَّذِي هُمْ فِيهِ مُخْتَلِفُونَ
3-) Elleziy hüm fiyhi muhtelifun;
3-) Ki o konuda anlaşmazlık içindedirler!
كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
4-) Kellâ seya`lemun;4-) Hayır, (düşündükleri gibi değil), yakında (vefat edince) bilecekler!
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ
5-) Sümme kellâ seya`lemun;5-) Yine hayır (düşündükleri gibi değil), yakında bilecekler!
أَلَمْ نَجْعَلِ الْأَرْضَ مِهَادًا
6-) Elem nec`alil`Arda mihâda;
6-) Biz arzı (bedeni) bir beşik (içinde gelişeceğiniz geçici kullanım aracı) yapmadık mı?
وَالْجِبَالَ أَوْتَادًا
7-) Velcibale evtada;
7-) Dağları (bedendeki organları) da birer kazık!
وَخَلَقْنَاكُمْ أَزْوَاجًا
8- ) Ve haleknâküm ezvaca;
8- ) Sizleri de eşler (bilinç – beden) olarak yarattık.
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتًا
9-) Ve ce`alna nevmeküm sübâta;
9-) Uykunuzu bir dinlenme kıldık.
وَجَعَلْنَا اللَّيْلَ لِبَاسًا
10-) Ve ce`alnelleyle libâsa;
10-) Geceyi örtü kıldık.
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشًا
11-) Ve ce`alnennehare me`aşa;
11-) Gündüzü de geçim meşgalesi kıldık.
وَبَنَيْنَا فَوْقَكُمْ سَبْعًا شِدَادًا
12-) Ve beneyna fevkaküm seb`an şidada;
12-) Fevkinizde (yedi yörüngeli sistem – bilinç boyutunuzda) sağlam yedi (semâ) bina ettik.
وَجَعَلْنَا سِرَاجًا وَهَّاجًا
13-) Ve ce`alna siracen vehhaca;
13-) Bir de ışık saçan bir kandil (Güneş – akıl) koyduk.
وَأَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَاءً ثَجَّاجًا
14-) Ve enzelna minelmu`sırati mâen seccaca;
14-) Yağmur bulutlarından şarıl şarıl bir su inzâl ettik.
لِنُخْرِجَ بِهِ حَبًّا وَنَبَاتًا
15-) Linuhrice Bihi habben ve nebata;
15-) Onunla taneler ve bitkiler çıkaralım diye.
وَجَنَّاتٍ أَلْفَافًا
16-) Ve cennatin elfafa;
16-) İç içe girmiş bahçeler!
إِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ مِيقَاتًا
17-) İnne yevmelfasli kâne miykata;
17-) Muhakkak ki o Fasl (ayrılıp tasnif olma) süreci vakit olarak belirlenmiştir.
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ أَفْوَاجًا
18-) Yevme yunfehu fiysSuri fete`tune efvaca;
18-) O süreçte Sur`a üfürülür de gruplar hâlinde gelirsiniz.
وَفُتِحَتِ السَّمَاءُ فَكَانَتْ أَبْوَابًا
19-) Ve fütihatisSemâu fekânet ebvaba;
19-) Semâ da açılmış, kapı kapı olmuştur (bilinç, duyu organsız algılama yaşamına açılmıştır).
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَكَانَتْ سَرَابًا
20-) Ve suyyiretilcibâlu fekânet seraba;
20-) Dağlar yürütülmüş, serap olmuştur (organların sınırlaması kalmamıştır).
إِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَادًا
21-) İnne cehenneme kânet mirsada;
21-) Kesinlikle Cehennem güzergâh olmuştur (herkes oradan geçer)!
لِلطَّاغِينَ مَآبًا
22-)Littağıyne meâba;22-) Tuğyan edenler (azgınlar; zâlimler, Sünnetullâh`a göre korunma çalışmaları yapmayanlar) için yerleşim alanıdır!
لَابِثِينَ فِيهَا أَحْقَابًا
23-) Labisiyne fiyha ahkaba;
23-) Çok uzun süre kalıcılar olarak!
لَا يَذُوقُونَ فِيهَا بَرْدًا وَلَا شَرَابًا
24-) Lâ yezûkune fiyha berden ve lâ şeraba;
24-) Orada ne bir serinlik tadarlar ne de keyif veren içecek!
إِلَّا حَمِيمًا وَغَسَّاقًا
25-) İlla hamiymen ve ğassâka;
25-) Ancak hamim (kaynar su) ve gassak (irin) müstesna!
جَزَاءً وِفَاقًا
26-) Cezâen vifaka;26-) Tam karşılığı olarak yaşamlarının!
إِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَابًا
27-) İnnehüm kânu lâ yercune hısaba;
27-) Muhakkak ki onlar bir hesap (yaşamlarının sonucunu) ummuyorlardı!
وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا كِذَّابًا
28-) Ve kezzebu BiâyâtiNA kizzaba;
28-) Varlıklarındaki işaretlerimizi yalanladıkça yalanlamışlardı!
وَكُلَّ شَيْءٍ أَحْصَيْنَاهُ كِتَابًا
29-) Ve külle şey`in ahsaynâhu Kitaba;
29-) (Oysa biz) her şeyi en incesine kadar kaydedip dosyalaştırdık!
فَذُوقُوا فَلَنْ نَزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
30-) Fezûku felen neziydeküm illâ `azâba;
30-) O hâlde tadın; size azaptan başka bir şeyi asla artırmayacağız!
إِنَّ لِلْمُتَّقِينَ مَفَازًا
31-) İnne lilmüttekıyne mefaza;
31-) Muhakkak ki korunmuşlar için kurtuluş vardır.
حَدَائِقَ وَأَعْنَابًا
32-) Hadâika ve a`nâba32-) Sulak bahçeler, üzüm bağları… (“Meselül cennetilletiy” uyarısı hatırlanmalı. Cennete dair anlatılanların tümü semboller benzetmelerle anlatılmaktadır.)
وَكَوَاعِبَ أَتْرَابًا
33-) Ve keva`ıbe etraba;
33-) Yaşıt muhteşem eşler! (Cinsiyet kavramı olmayan şuur yapının hakikatinden gelen Esmâ özelliklerini açığa çıkaracağı muhteşem kapasiteli o boyutun özelliğiyle oluşmuş bedenler. Dişi – erkek ayrımsız! Allâhu âlem. A.H.)
وَكَأْسًا دِهَاقًا
34-) Ve ke`sen dihaka;
34-) Dolu kadehler!
لَا يَسْمَعُونَ فِيهَا لَغْوًا وَلَا كِذَّابًا
35-) Lâ yesme`une fiyha lağven ve lâ kizzaba;
35-) Orada ne bir boş söz duyarlar ne de bir yalan.
جَزَاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَاءً حِسَابًا
36-) Cezâen min Rabbike `ataen hısaba;
36-) Rabbinden bir ceza, (yani) yaptıklarına bağış olmak üzere!
رَبِّ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا الرَّحْمَٰنِ ۖ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَابًا
37-) RabbisSemavati vel`Ardı ve ma beynehümerRahmâni lâ yemlikûne minhu hıtaba;
37-) Semâların, arzın ve ikisi arasında olanların Rabbidir, Rahmân`dır! Hiç kimse O`ndan bir hitaba mâlik değildir.
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلَائِكَةُ صَفًّا ۖ لَا يَتَكَلَّمُونَ إِلَّا مَنْ أَذِنَ لَهُ الرَّحْمَٰنُ وَقَالَ صَوَابًا
38-) Yevme yekumur Ruhu vel melaiketu saffâ;
38-) lâ yetekellemune illâ men ezine lehurRahmânu ve kale savâba; O süreçte, RUH (insanların tümünde şuur boyutunda açığa çıkan TEK`il Esmâ hakikati mânâsı) ve melekleri saf saf kıyamdadır. (Fıtratında) Rahmân`ın izin verdiği hariç, kimse konuşamaz hâldedir! O da doğruyu söyler.
ذَٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّ ۖ فَمَنْ شَاءَ اتَّخَذَ إِلَىٰ رَبِّهِ مَآبًا
39-) Zâlikel yevmülHakk* femen şâettehaze ila Rabbihi meâba;
39-) İşte budur Hak süreç! Artık dileyen Rabbine erecek çalışmayı yapsın!
إِنَّا أَنْذَرْنَاكُمْ عَذَابًا قَرِيبًا يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْكَافِرُ يَا لَيْتَنِي كُنْتُ تُرَابًا
40-) İnna enzernaküm `azâben kariyba* yevme yenzurulmer`u ma kaddemet yedahu ve yekulülkafiru ya leyteniy küntü turaba;
40-) Doğrusu biz sizi yakın bir azap (ölüm) ile uyardık! O gün kişi, ellerinin (kendine) ne takdim ettiğine bakar; hakikat bilgisini inkâr eden de şöyle der “Keşke toprak olsaydım!”
79- NÂZİ`AT SÛRESİ النازعاتAynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
Euzü Billahi mineş şeytanir racim
BismillahirRahmânirRahiym
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ وَالنَّازِعَاتِ غَرْقًا
1-) Vennazi`ati ğarka;
1-) Şiddetli güç (kuvvesi; Mars);
وَالنَّاشِطَاتِ نَشْطًا
2-) Vennaşitati neşta;
2-) Yumuşakça götüren (kuvve; Güneş),
وَالسَّابِحَاتِ سَبْحًا
3-) Vessabihati sebha;
3-) (Yörüngelerinde) yüzüp yüzüp giden (kuvveler; Satürn – Jüpiter),
فَالسَّابِقَاتِ سَبْقًا
4-) Fessabikati sebka;
4-) Yarışıp öne geçen (kuvveler; Merkür – Venüs),
فَالْمُدَبِّرَاتِ أَمْرًا
5-) Felmüdebbirati emra;
5-) Hükmü tedbir edenlere (açığa çıkaran kuvveler; Ay), (Bu âyetlerin `yıldızlara işaret ettiği yorumu` Hasan Basri ve İmam Razi`ye ait olup, paylaştığım anlayıştır. A.H.)
يَوْمَ تَرْجُفُ الرَّاجِفَةُ
6-) Yevme tercüfurRacifetü;
6-) O süreçte Racife (vefat sarsıntısı; zelzele) sarsar.
تَتْبَعُهَا الرَّادِفَةُ
7-) Tetbe`uherRadifeh;
7-) Onu Radife (bâ`s; yeni ruh bedenle yaşama başlayış) izler.
قُلُوبٌ يَوْمَئِذٍ وَاجِفَةٌ
8- ) Kulübün yevmeizin vacifetun;8- ) O süreçte (bazı) bilinçler şok olur
أَبْصَارُهَا خَاشِعَةٌ
9-) Ebsaruha haşi`ah;
9-) Onların görüşleri şaşkın, eziktir!
يَقُولُونَ أَإِنَّا لَمَرْدُودُونَ فِي الْحَافِرَةِ
10-) Yekulune einna lemerdüdüne fiylhafireti;10-) Hâlâ diyorlar: “Gerçekten biz ilk hâlimize (toprak olduktan sonra hayata) geri döndürülür müyüz; bâ`s var mı?”
أَإِذَا كُنَّا عِظَامًا نَخِرَةً
11-) Eizâ künna `ızamen nehıreh;
11-) “Çürüyüp dağılmış kemikler olduğumuzda mı?”
قَالُوا تِلْكَ إِذًا كَرَّةٌ خَاسِرَةٌ
12-) Kalu tilke izen kerretun hasiretun;
12-) “İşte bu, o takdirde (yaşamın devam etmesi) hüsranlı bir geri dönüştür” dediler.
فَإِنَّمَا هِيَ زَجْرَةٌ وَاحِدَةٌ
13-) Feinnema hiye zecretun vahıdetun;
13-) Oysa o tek bir komuttur!
فَإِذَا هُمْ بِالسَّاهِرَةِ
14-) Feizâ hüm Bissahireh;
14-) Bir de bakarsın ki onlar geniş alandadırlar!
هَلْ أَتَاكَ حَدِيثُ مُوسَىٰ
15-) Hel etake hadiysü Müsa;
15-) Musa`nın olayı sana ulaştı mı?
إِذْ نَادَاهُ رَبُّهُ بِالْوَادِ الْمُقَدَّسِ طُوًى
16-) İz nadahu Rabbuhu BilVadilMukaddesi Tuva;
16-) Hani Onun Rabbi Ona, (Bi-)mukaddes vadi Tuva`da hitap etti:
اذْهَبْ إِلَىٰ فِرْعَوْنَ إِنَّهُ طَغَىٰ
17-) İzheb ila fir`avne innehu tağâ;
17-) “Git Firavun`a! Muhakkak ki o azgınlaştı!”
فَقُلْ هَلْ لَكَ إِلَىٰ أَنْ تَزَكَّىٰ
18-) Fekul hel leke ila en tezekkâ;
18-) “De ki: Arınıp saflaşmaya ne dersin?”
وَأَهْدِيَكَ إِلَىٰ رَبِّكَ فَتَخْشَىٰ
19-) Ve ehdiyeke ila Rabbike fetahşâ;
19-) “Seni Rabbine erdirmeme? (Azameti karşısında) haşyet duyarsın!”
فَأَرَاهُ الْآيَةَ الْكُبْرَىٰ
20-) Feerahul`ayetelkübra;
20-) Derken ona büyük mucizeyi gösterdi!
فَكَذَّبَ وَعَصَىٰ
21-) Fekezzebe ve `asâ;
21-) (Firavun) yalanladı ve isyan etti.
ثُمَّ أَدْبَرَ يَسْعَىٰ
22-) Sümme edbere yes`â;22-) Sonra koşarak ardına döndü.
فَحَشَرَ فَنَادَىٰ
23-) Fehaşere fenâda;
23-) Akabinde topladı, seslendi:
فَقَالَ أَنَا رَبُّكُمُ الْأَعْلَىٰ
24-) Fekale ene Rabbukümül`a`lâ;
24-) “Ben, sizin en âlâ Rabbinizim!” dedi. (Kadim Hakikat bilgisini elde eden Firavun, bunu şuurun sınırsız kuşatıcılığıyla tüm varlıkta müşahedesi yerine; bilincine yükleyerek bedenselliğine vermiş; bilinç varlığına tanrısallık vermiş ve bedenselliğinde dilediğini yapma noktasına yani nefs-i emmâre yaşamına düşmüştü. Bu yüzdendir ki Musa a.s. ona hakikat bilgisini aktarmak yerine, yani Allâh`a iman yerine, Rabb-ül âlemîn`e iman noktasına çekerek uyarı yapmıştı. Yani tüm varlıkta tedbir eden Esmâ mertebesine dikkatini çekerek hayalindeki vahdeti, bilinç – beden boyutunda yaşayarak birimselliğiyle sınırlamak yerine; şuur boyutunda tüm varlığa yaygın Esmâ mânâları çıkışına iman etmesini teklif etmişti. A.H.)
فَأَخَذَهُ اللَّهُ نَكَالَ الْآخِرَةِ وَالْأُولَىٰ
25-) Feehazehullahu nekâlel `ahıreti vel üla;
25-) Bunun üzerine Allâh, onu sonsuz yaşam boyutunun ve öndekinin (dünyanın) ibret verici azabı ile yakaladı.
إِنَّ فِي ذَٰلِكَ لَعِبْرَةً لِمَنْ يَخْشَىٰ
26-) İnne fiy zâlike le`ıbreten limen yahşâ;
26-) Muhakkak ki bunda haşyete ermiş kimseler için elbette bir ibret vardır!
أَأَنْتُمْ أَشَدُّ خَلْقًا أَمِ السَّمَاءُ ۚ بَنَاهَا
27-) Eentüm eşeddü halkan emisSema`* benâha;
27-) Sizin yaratılışınız mı zorlu yoksa Semâ mı? (Ki Allâh) onu bina etti!
رَفَعَ سَمْكَهَا فَسَوَّاهَا
28-) Rafe`a semkeha fesevvaha;
28-) Onun sınırlarını yükseltti de onu tesviye etti (işlevini yerine getireceği özelliklere göre oluşturdu)!
وَأَغْطَشَ لَيْلَهَا وَأَخْرَجَ ضُحَاهَا
29-) Ve ağtaşe leyleha ve ahrece duhaha;29-) Onun gecesini kararttı, onun gündüzünü aydınlattı.
وَالْأَرْضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا
30-) Vel`Arda ba`de zâlike dehaha;
30-) İşte bundan sonra arzı yayıp döşedi.
أَخْرَجَ مِنْهَا مَاءَهَا وَمَرْعَاهَا
31-) Ahrece minha mâeha ve mer`aha;
31-) Ondan onun suyunu ve mer`asını çıkardı(ğı hâlde).
وَالْجِبَالَ أَرْسَاهَا
32-) Velcibale ersaha;
32-) Dağlara gelince, onları demir atmış gibi dikip sâbitledi.
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
33-) Meta`an leküm ve lien`amiküm;
33-) Sizin ve en`amınızın (hayvanlar) yararlanması için.
فَإِذَا جَاءَتِ الطَّامَّةُ الْكُبْرَىٰ
34-) Feizâ câetittammetülkübra;
34-) Et Tammet`ül Kübra (karşı konulmaz olay – ölüm tadılıp yeni yaşam) başladığında.
يَوْمَ يَتَذَكَّرُ الْإِنْسَانُ مَا سَعَىٰ
35-) Yevme yetezekkerul`İnsanu ma se`a;
35-) O süreçte insan çalışmalarının getirisinin ne olacağını hatırlar!
وَبُرِّزَتِ الْجَحِيمُ لِمَنْ يَرَىٰ
36-) Ve burrizetilcahıymu limen yera;
36-) Görüşü açılan (göz sınırlaması olmadan gören) için cehennem bâriz (apaçık) karşısındadır!
فَأَمَّا مَنْ طَغَىٰ
37-) Feemma men tağâ;
37-) Azıp kural tanımayana,
وَآثَرَ الْحَيَاةَ الدُّنْيَا
38-) Ve aserelhayateddünya;
38-) Dünya zevkleri için yaşamayı seçene gelince;
فَإِنَّ الْجَحِيمَ هِيَ الْمَأْوَىٰ
39-) Feinnelcahıyme hiyel me`va;
39-) Muhakkak ki yakıcı ortam mekânı olur!
وَأَمَّا مَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّهِ وَنَهَى النَّفْسَ عَنِ الْهَوَىٰ
40-) Ve emma men hafe mekame Rabbihi ve nehennefse `anilheva;
40-) Rabbinin makamından korkan ve nefsini boş, geçici, sonsuzlukta hiçbir getirisi olmayan davranışlardan koruyana gelince;
فَإِنَّ الْجَنَّةَ هِيَ الْمَأْوَىٰ
41-) Feinnelcennete hiyel me`va;
41-) Muhakkak ki cennet, barınağın ta kendisidir.
يَسْأَلُونَكَ عَنِ السَّاعَةِ أَيَّانَ مُرْسَاهَا
42-) Yes`elûneke `anissa`ati eyyane mursaha;
42-) Sana O Saat`ten soruyorlar: Onun gelip çatması ne zaman, diye.
فِيمَ أَنْتَ مِنْ ذِكْرَاهَا
43-) Fiyme ente min zikraha;
43-) (Oysa) onun bilgisi sende ne arar!
إِلَىٰ رَبِّكَ مُنْتَهَاهَا
44-) İla Rabbike müntehaha;
44-) Onun sonu rabbinedir.
إِنَّمَا أَنْتَ مُنْذِرُ مَنْ يَخْشَاهَا
45-) İnnema ente munziru men yahşâha;
45-) Sen ancak O`ndan haşyet duyan kimsenin uyarıcısısın!
كَأَنَّهُمْ يَوْمَ يَرَوْنَهَا لَمْ يَلْبَثُوا إِلَّا عَشِيَّةً أَوْ ضُحَاهَا
46-) Keennehüm yevme yeravneha lem yelbesû illâ `aşiyyeten ev duhaha;
46-) Onu gördükleri süreçte, sanki onlar (dünyada) hiç kalmamışlardır! Ancak bir Aşiyye (Güneş`in ufukta batma süresi) yahut onun battıktan sonraki kalan aydınlık süresi kadar dünyada yaşamış olduklarını sanırlar.
80- ABESE SÛRESİ عبس Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
Euzü Billahi mineş şeytanir racim
BismillahirRahmânirRahiym
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ عَبَسَ وَتَوَلَّىٰ
1-) `Abese ve tevella;
1-) Asıldı yüzü ve çevirdi yüzünü!
أَنْ جَاءَهُ الْأَعْمَىٰ
2-) En câehül`a`mâ;
2-) O âmâ geldi diye.
وَمَا يُدْرِيكَ لَعَلَّهُ يَزَّكَّىٰ
3-) Ve ma yüdriyke le`allehu yezzekkâ;
3-) Ne bilirsin, belki o arınacak!
أَوْ يَذَّكَّرُ فَتَنْفَعَهُ الذِّكْرَىٰ
4-) Ev yezzekkeru fetenfe`ahüzzikra;4-) Yahut hatırlatılanı düşünecek de böylece o zikra (hatırlatma) kendisine fayda verecek!
أَمَّا مَنِ اسْتَغْنَىٰ
5-) Emma menistağnâ;
5-) Kendini mustağni görene gelince…
فَأَنْتَ لَهُ تَصَدَّىٰ
6-) Feente lehu tesaddâ;
6-) Sen ona ilgi gösteriyorsun!
وَمَا عَلَيْكَ أَلَّا يَزَّكَّىٰ
7-) Ve ma `aleyke ella yezzekkâ;
7-) Onun arınmamasından sana ne!
وَأَمَّا مَنْ جَاءَكَ يَسْعَىٰ
8- ) Ve emma men câeke yes`â;
8- ) Ama sana öğrenme hevesiyle gelen o!
وَهُوَ يَخْشَىٰ
9-) Ve hüve yahşâ;
9-) O haşyet duyuyor!
فَأَنْتَ عَنْهُ تَلَهَّىٰ
10-) Feente `anhu telehha;
10-) Sen onunla ilgilenmiyorsun!
كَلَّا إِنَّهَا تَذْكِرَةٌ
11-) Kellâ inneha tezkiretun;
11-) Hayır, muhakkak ki o hatırlatmadır.
فَمَنْ شَاءَ ذَكَرَهُ
12-) Femen şâe zekereh;
12-) Dileyen Onu hatırlar!
فِي صُحُفٍ مُكَرَّمَةٍ
13-) Fiy suhufin mükerremetin;
13-) Çok şerefli kayıtlardadır,
مَرْفُوعَةٍ مُطَهَّرَةٍ
14-) Merfû`atin mutahheretin;
14-) Ulviyete yükseltilmiş ve tümüyle arınmış!
بِأَيْدِي سَفَرَةٍ
15-) Bieydiy seferetin;
15-) Sefere`nin (yazıcı meleklerin) elleri (kuvveleri) ile.
كِرَامٍ بَرَرَةٍ
16-) Kiramin berereh;
16-) Keriym (şerefli, üstün) ve Barr (daima iyilik ve tâat sadır olan Sefere).
قُتِلَ الْإِنْسَانُ مَا أَكْفَرَهُ
17-) Kutilel`İnsanu ma ekfereh;
17-) Ölesi (de hakikati göresi) insan, ne kadar da inkârcıdır!
مِنْ أَيِّ شَيْءٍ خَلَقَهُ
18-) Min eyyi şey`in halekah;
18-) Hangi şeyden yarattı onu?
مِنْ نُطْفَةٍ خَلَقَهُ فَقَدَّرَهُ
19-) Min nutfetin, halekahu fekadderehu;
19-) Bir nutfeden yarattı onu; tabiatını oluşturdu!
ثُمَّ السَّبِيلَ يَسَّرَهُ
20-) Sümmessebiyle yesserah;
20-) Sonra yolunu kolaylaştırdı ona.
ثُمَّ أَمَاتَهُ فَأَقْبَرَهُ
21-) Sümme ematehu feakbereh;
21-) Sonra öldürdü de kabre (bedene) yerleştirdi onu
ثُمَّ إِذَا شَاءَ أَنْشَرَهُ
22-) Sümme izâ şâe enşerah;
22-) Sonra onu dilediğinde kabrinden (bedeninden) bâ`s eder.
كَلَّا لَمَّا يَقْضِ مَا أَمَرَهُ
23-) Kellâ lemma yakdı ma emerah;
23-) Hayır! Ona emrettiği şeyi henüz yerine getirmedi (Hilâfetinin tam hakkını veremedi).
فَلْيَنْظُرِ الْإِنْسَانُ إِلَىٰ طَعَامِهِ
24-) Felyenzuril`İnsanu ila ta`âmih;
24-) İnsan yediğine bir baksın!
أَنَّا صَبَبْنَا الْمَاءَ صَبًّا
25-) Enna sabebnelmâe sabbâ;
25-) Doğrusu biz o suyu bolca akıtıp döktük.
ثُمَّ شَقَقْنَا الْأَرْضَ شَقًّا
26-) Sümme şakaknel`Arda şakka;
26-) Sonra arzı bir şakk ile yardık da (böylece),
فَأَنْبَتْنَا فِيهَا حَبًّا
27-) Feenbetna fiyha habbâ;
27-) Orada ekinler yetiştirdik.
وَعِنَبًا وَقَضْبًا
28-) Ve `ineben ve kadbâ;
28-) Üzüm, taze yonca,
وَزَيْتُونًا وَنَخْلًا
29-) Ve zeytunen ve nahlâ;
29-) Zeytin, hurma,
وَحَدَائِقَ غُلْبًا
30-) Ve hadâika ğulba;
30-) Sık ve iri ağaçlı bahçeler,
وَفَاكِهَةً وَأَبًّا
31-) Ve fakiheten ve ebba;
31-) Meyve ve çayır,
مَتَاعًا لَكُمْ وَلِأَنْعَامِكُمْ
32-) Meta`an leküm ve lien`amiküm;
32-) Siz ve en`amınız yararlansın diye.
فَإِذَا جَاءَتِ الصَّاخَّةُ
33-) Feizâ câetissâhhatu;
33-) O korkunç sayha duyulduğunda,
يَوْمَ يَفِرُّ الْمَرْءُ مِنْ أَخِيهِ
34-) Yevme yefirrulmer`u min ahıyh;
34-) O süreçte kişi, kardeşinden kaçar,
وَأُمِّهِ وَأَبِيهِ
35-) Ve ümmihi ve ebiyh;
35-) Anasından, babasından,
وَصَاحِبَتِهِ وَبَنِيهِ
36-) Ve sahıbetihi ve beniyh;
36-) Karısından ve oğullarından!
لِكُلِّ امْرِئٍ مِنْهُمْ يَوْمَئِذٍ شَأْنٌ يُغْنِيهِ
37-) Liküllimriin minhüm yevmeizin şe`nün yuğniyh;
37-) O süreçte onlardan her birinin derdi kendi işidir!
وُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ مُسْفِرَةٌ
38-) Vucühun yevmeizin müsfiretün;
38-) O süreçte yüzler (vardır) parıldar!
ضَاحِكَةٌ مُسْتَبْشِرَةٌ
39-) Dahıketün müstebşiretün;
39-) Gülen, müjdelendiğiyle sevinçli!
وَوُجُوهٌ يَوْمَئِذٍ عَلَيْهَا غَبَرَةٌ
40-) Ve vucühun yevmeizin `aleyha ğaberetün;
40-) O süreçte nice yüzler de (vardır) toz kapatmış!
تَرْهَقُهَا قَتَرَةٌ
41-) Terhekuha kateretün;
41-) Onu da karalık bürür!
أُولَٰئِكَ هُمُ الْكَفَرَةُ الْفَجَرَةُ
42-) Ülâike hümül keferetül fecerah;
42-) İşte bunlar facir (bâtıla meyleden) hakikat bilgisini inkâr edenlerin ta kendileridirler!
81- TEKVİYR SÛRESİ التكوير Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
Euzü Billahi mineş şeytanir racim
BismillahirRahmânirRahiym
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا الشَّمْسُ كُوِّرَتْ
1-) İzeşŞemsü küvviret;1-) Güneş dürüldüğünde (Akıl karşılaştığı gerçeklik ile kaplanıp gücünü yitirdiğinde),
وَإِذَا النُّجُومُ انْكَدَرَتْ
2-) Ve izennücûmünkederet;
2-) Yıldızlar karardığında (Düşünme işlevi durup – fikirler ışık tutmaz olduğunda),
وَإِذَا الْجِبَالُ سُيِّرَتْ
3-) Ve izelcibâlu süyyiret;
3-) Dağlar yürütüldüğünde (organlar çalışmaz olduğunda),
وَإِذَا الْعِشَارُ عُطِّلَتْ
4-) Ve izel`ışaru `uttılet;
4-) Işar (en gözde develer; zenginlik ve statü nesneleri) başıboş bırakılıp terk edildiğinde (dünya değerlerinden geçildiğinde),
وَإِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْ
5-) Ve izelvuhûşu huşiret;
5-) Vahşiler haşrolunduğunda (hayvani duygular toplanıp güçlerini kaybettiklerinde),
وَإِذَا الْبِحَارُ سُجِّرَتْ
6-) Ve izelbiharu sücciret;
6-) Denizler kaynadığında (şartlanma yollu edinilmiş bilgiler açığa çıkan gerçekler karşısında tutuşup kaynadığında),
وَإِذَا النُّفُوسُ زُوِّجَتْ
7-) Ve izennüfûsu züvvicet;7-) Nefsler tezvic edildiğinde (bilinçler ölümün bu tadılışıyla birlikte yeni ruh bedenleriyle eşleştirildiğinde),
وَإِذَا الْمَوْءُودَةُ سُئِلَتْ
8- ) Ve izelmev`ûdetu süilet;
8- ) Diri diri toprağa gömülen (kız çocuklara) sorulduğunda,
بِأَيِّ ذَنْبٍ قُتِلَتْ
9-) Bieyyi zenbin kutilet;
9-) “Hangi suçundan dolayı öldürüldü?” diye.
وَإِذَا الصُّحُفُ نُشِرَتْ
10-) Ve izessuhufu nuşiret;
10-) Kaydedilmiş sayfaları açıldığında,
وَإِذَا السَّمَاءُ كُشِطَتْ
11-) Ve izesSemâ`u küşitat;
11-) Semâ sökülüp giderildiğinde (bilinç muhakemesini yitirdiğinde),
وَإِذَا الْجَحِيمُ سُعِّرَتْ
12-) Ve izelcahıymu su`ğğiret;
12-) Cahîm tutuşturulup alevlendirildiğinde (pişmanlık yangını alevlendiğinde), (Not: Yaptığımız yorum, âyetlerin kişinin kıyametini sembolize etmesi yönündendir. A.H.)
وَإِذَا الْجَنَّةُ أُزْلِفَتْ
13-) Ve izelcennetü üzlifet;
13-) Cennet yaklaştırıldığında,
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا أَحْضَرَتْ
14-) `Alimet nefsün ma ahdaret;
14-) Her nefs (bilinç) hazırladığı şeyi bilmiştir (biyolojik bedenli yaşamında yaptıklarının getirişini algılamıştır).
فَلَا أُقْسِمُ بِالْخُنَّسِ
15-) Felâ uksimu Bilhunnesi;
15-) Kasem ederim El Hünnes olarak (Güneş`in ışığından gündüz görünmeyen yıldızlar), Not: Hz.Âli r.a. “El Hünnes”i şöyle tefsir eder: “Bunlar gündüzün sinen – görünmeyen, geceleyin zâhir olan – çıkan yıldızlardır (gezegenlerdir).”
الْجَوَارِ الْكُنَّسِ
16-) Elcevarilkünnesi;
16-) El Cevar`e, El Künnes`e (yörüngelerinde seyrederken aynı zamanda burçların etki alanlarında dolaşanlar – gezegenler),
وَاللَّيْلِ إِذَا عَسْعَسَ
17-) Velleyli izâ `as`ase;
17-) Geri döndüğünde geceye,
وَالصُّبْحِ إِذَا تَنَفَّسَ
18-) Vessubhı izâ teneffes;18-) Teneffüs ettiğinde sabaha,
إِنَّهُ لَقَوْلُ رَسُولٍ كَرِيمٍ
19-) İnnehû lekavlu Rasûlin keriym;
19-) Ki, muhakkak O, şerefli bir Rasûlün sözüdür;
ذِي قُوَّةٍ عِنْدَ ذِي الْعَرْشِ مَكِينٍ
20-) Ziy kuvvetin `ınde ziyl`arşi mekiyn;
20-) Kuvvet sahibi (bir Rasûlün)! Arş sahibi`nin indînde güvencede!
مُطَاعٍ ثَمَّ أَمِينٍ
21-) Muta`ın semme emiyn;
21-) İtaat edilendir orada (Semâ`da), Emin`dir.
وَمَا صَاحِبُكُمْ بِمَجْنُونٍ
22-) Ve ma sahıbuküm Bimecnun;
22-) Sahibiniz (Hz. Muhammed) bir cin etkisi altında olan değildir!
وَلَقَدْ رَآهُ بِالْأُفُقِ الْمُبِينِ
23-) Ve lekad reahu Bil`ufukılmubiyn;
23-) Andolsun ki Onu apaçık ufuk olarak müşahede etti!
وَمَا هُوَ عَلَى الْغَيْبِ بِضَنِينٍ
24-) Ve ma huve `alelğaybi Bidaniyn;
24-) O, gayb hakkında cimri değildir!
وَمَا هُوَ بِقَوْلِ شَيْطَانٍ رَجِيمٍ
25-) Ve ma huve Bikavli şeytanin raciym;
25-) Ve O, recm olunmuş (hakikatten uzaklaştırılmış) şeytanın lafı da değildir!
فَأَيْنَ تَذْهَبُونَ
26-) Feeyne tezhebun;
26-) O hâlde (Kurân`ı bırakıp) nereye gidiyorsunuz?
إِنْ هُوَ إِلَّا ذِكْرٌ لِلْعَالَمِينَ
27-) İn huve illâ zikrun lil`alemiyn;
27-) O âlemler (insanlar) için yalnızca Zikir`dir (hatırlatmadır)!
لِمَنْ شَاءَ مِنْكُمْ أَنْ يَسْتَقِيمَ
28-) Limen şâe minküm en yestekıym;
28-) Sizden bilfiil gerçek üzere yaşamayı dileyenler için!
وَمَا تَشَاءُونَ إِلَّا أَنْ يَشَاءَ اللَّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
29-) Ve ma teşâune illâ en yeşâAllâhu Rabbül`alemiyn;
29-) Rabb-ül âlemîn olan Allâh dilemedikçe, siz dileyemezsiniz!
82- İNFİTÂR SÛRESİ الإنفطار Aynı anda dinleyip takip edebilirsinizTIKLA
Euzü Billahi mineş şeytanir racim
BismillahirRahmânirRahiym
بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَٰنِ الرَّحِيمِ إِذَا السَّمَاءُ انْفَطَرَتْ
1-) İzesSemâunfetaret;1-) Semâ yarıldığında,
وَإِذَا الْكَوَاكِبُ انْتَثَرَتْ
2-) Ve izelkevakibünteseret;
2-) Gezegenler saçılıp dağıldığında,
وَإِذَا الْبِحَارُ فُجِّرَتْ
3-) Ve izelbiharu fucciret;
3-) Denizler kaynayıp fışkırtıldığında,
وَإِذَا الْقُبُورُ بُعْثِرَتْ
4-) Ve izelkubûru bu`siret;
4-) Ruhlar dünyalarından çıkartıldıklarında (evrensel gerçekliği fark ettiklerinde);
عَلِمَتْ نَفْسٌ مَا قَدَّمَتْ وَأَخَّرَتْ
5-) `Alimet nefsün ma kaddemet ve ahharet;
5-) Her nefs takdim ettiği (yapıp önceden gönderdiği) ve tehir ettiği (yapmadığı, sonraya bıraktığı) şeyi bilmiştir.
يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ
6-) Ya eyyühel`İnsanu ma ğarreke BiRabbikelkeriym;
6-) Ey insan! Keriym olan Rabbine (Hakikatine, hakikatini bildiren bilgiye nankör olmaya) nasıl cüret ettin?
الَّذِي خَلَقَكَ فَسَوَّاكَ فَعَدَلَكَ
7-) Elleziy halekake fesevvake fe`adelek;
7-) O ki seni yarattı (izhar etti), seni tesviye etti (beynini, bilincini ve ruhunu oluşturacak şekilde meydana getirdi), seni tam dengeli yaptı!
فِي أَيِّ صُورَةٍ مَا شَاءَ رَكَّبَكَ
8- ) Fiy eyyi suretin ma şâe rekkebek;
8- ) Hangi sûrette olmanı diledi ise öylece terkibini – bileşimini oluşturdu!
كَلَّا بَلْ تُكَذِّبُونَ بِالدِّينِ
9-) Kellâ bel tükezzibune Biddiyn;
9-) Hayır, (iş sandığınız gibi değil)! Bilakis dininizi (tâbi olduğunuz Sistem`i) yalanlıyorsunuz!
وَإِنَّ عَلَيْكُمْ لَحَافِظِينَ
10-) Ve inne `aleyküm lehafizıyn;
10-) Muhakkak ki (her düşüncenizi beyninizden ruhunuza) kaydediciler olduğu hâlde.
كِرَامًا كَاتِبِينَ
11-) Kiramen katibiyn;
11-) Kiramen Kâtibîn (muhteşem yazıcı kuvveler)!
يَعْلَمُونَ مَا تَفْعَلُونَ
12-) Ya`lemune ma tef`alun;
12-) Ne yaparsanız bilirler.
إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
13-) İnnel `ebrare lefiy na`ıym;
13-) Muhakkak ki Ebrâr (iyiler), elbette Nimet cenneti içindedir.
وَإِنَّ الْفُجَّارَ لَفِي جَحِيمٍ
14-) Ve innel fuccare lefiy cahıym;
14-) Muhakkak ki füccar (kötüler, Hak`tan sapanlar), elbette Cahîm (ateş) içindedirler.
يَصْلَوْنَهَا يَوْمَ الدِّينِ
15-) Yaslevneha yevmeddiyn;
15-) Din hükümlerinin yaşandığı süreçte yaslanırlar ona!
وَمَا هُمْ عَنْهَا بِغَائِبِينَ
16-) Ve ma hüm `anha Biğâibiyn;
16-) Onlar her an cehennemi müşahede eder hâldedirler!
وَمَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
17-) Ve ma edrake ma yevmüddiyn;17-) Bilir misin Din Günü`nü?
ثُمَّ مَا أَدْرَاكَ مَا يَوْمُ الدِّينِ
18-) Sümme ma edrake ma yevmüddiyn;
18-) Sonra, bilir misin Din Günü`nü?
يَوْمَ لَا تَمْلِكُ نَفْسٌ لِنَفْسٍ شَيْئًا ۖ وَالْأَمْرُ يَوْمَئِذٍ لِلَّهِ
19-) Yevme lâ temlikü nefsün linefsin şey`a* vel`emru yevmeizin Lillâh;
19-) O süreçte kimse, kimse için hiçbir şey yapamaz! O süreçte hüküm Allâh`a aittir (birimin yapacak hiçbir şeyi yoktur, yalnızca yapılmışların sonuçları yaşanır)!

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir